Aksine bir sonuç büyük sürpriz olurdu... Beşiktaş, kalite farkıyla buna izin vermedi ve tur biletini cebine koydu. Ev sahibi Sheriff, ilk 24 dakikada ne kadar barutu varsa attı fakat tutturamadı. Bu dakikada 10 kişi kalınca oyun tamamen Beşiktaş'ın kontrolüne girdi. İstanbul'daki ilk maçta yanımdakilere "Beşiktaş, bu takıma iki maçta en az dört gol atar. Fazlasını burada mı atar, orada mı bilemem" demiştim. Fazlasını deplasmanda attı. Çünkü rakibin kendi sahasında kapanacak hali yoktu. Böyle olunca da goller biraz gecikmeli olarak ikinci devrede geldi. Beşiktaş, her geçen gün futbolunu güzelleştiriyor ve üstüne bir şeyler koyuyor. Dün gece kötü oynayan yoktu. Başlarda İbrahim Üzülmez aksadı, sonra o da toparlandı. Kaleci Hakan, tüm maçlarda oynayabilecek kadar hazır. Serdar Kurtuluş, beni mahcup edip iyi bir sağ bek olabileceğini kanıtlamaya devam ediyor. İbrahim Kaş, çocuk yaşta rakip sakatlamayı bile öğrenmeye başladı! Serdar Özkan, belli ki tırmanışını sürdürecek.

Şova hazırlanın
İkinci yarıda Bobo fırtınası esti. Bobo deyip geçmeyin, o gol için yaratılmış. Dört net pozisyon buldu, ikisini kaçırdı, ikisini attı. Attığı son golü en geç o gördü ve tuhaf bir gol oldu ama güzel oldu. Peki Beşiktaş'ın attığı gollere dikkat ettiniz mi? Hazırlanışı, asistleri ve son vuruşları birbirinden nefisti. Bunun anlamı şu... Beşiktaş, ilerleyen haftalarda sadece fiziğini değil, tekniğini de konuşturup şov yapacak. Delgado'nun, Tello'nun ve Rico Paşa'nın gollerdeki asistlerini hatırlamanız bu iddiam için yeterli olacak. Nobre de dönüş yaptığına göre Bobo'nun bundan sonraki gol sayısı her geçen maç, artış kaydedecek. Beşiktaş sağlam kafa ve sağlam adımlarla merdivenleri bir bir atlıyor. Ne demişler? "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur."